Bölüm II
2. Gün...
Hopa’da konakladığımız otelimizde
kahvaltımızı yaparken, buradan sonra bize eşlik edecek olan Osman ile tanıştık.
Daha fazla vakit kaybetmeden Artvin’nin Borçka ilçesinde bulunan Karagöle doğru
yola çıktık. Yolumuz üzerinde bulunan ve Murat'ın daha önce konakladığı
pansiyonda biraz dinlendikten sonra tekrar yolumuza devam ettik. Her karesi bir
başka güzel manzaramız eşliğinde Karagöl Milli Parkı'na ulaştık. Karagöl, üzerindeki sis
perdesini kaldırmış olarak tüm güzelliği ile bizleri selamladı. Fotoğraf molası
esnasında bisikletleri ile çadır kampı kurmaya gelenleri görünce hepimiz iç
çekmeden duramadık ve sanki sessizce bunu bizimde yapmamız gerektiğine dair söz
verdik birbirimize.
Sabah erkenden kalkıp, kahvaltımızı
yaptıktan sonra Gorgit Yaylasına doğru bir noktaya kadar araç ile gelip yürüyüşümüze başladık. Efeler Köyünden Çikunet Yaylasına gidecek olan
köylülerin durak noktası olan Gorgit Yaylasının asıl ismi Gelgit Yaylasıdır. Haziran
ayında bölgede bulunan büyük sinekler hem hayvanlara, hem de insanlara rahat
vermediklerinden, köylüler kısa bir süre konakladıklarından yayla bu ismi almış.
Dolambaçları tamamladıktan sonra, dik yamaçların tepe noktası olan ve 2950 rakıma sahip Ciskara’ya (geçit, kapı) geldik. Dağın diğer tarafına geçtiğimizde bizlere merhaba diyen mükemmel bir manzarayı görünce yorgunluğumuz bir an olsun uçup gitti. Bulunduğumuz noktadan, Çikunet yaylasını görebiliyorduk.
Dinlendikten sonra dağın dik taşlı yamaçlarından bizi Lekoban yaylasına ulaştıracak servisimizle buluşacağımız yere doğru tekrar yola koyulduk. Servise bindikten sonra yaklaşık yarım saatlik zorlu bir araç yolculuğu ile 2600 metrede bulunan Lekoban (Kayalar) yaylasındaki Lekoban Macahel Yayla evine ulaştık. Üç kişilik odalardan oluşan bu şirin yayla evinde hemen kendimizi duşa attıktan sonra, şömine başında güzel bir akşam yemeği eşliğinde muhabbete dalıp, Fiko'nun eşsiz bilmecelerine cevap vermeye çalıştık.
Yazı ve Fotoğrafların Her Hakkı Volkan EKİNCİ ve KHBAG'a aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder